- çıkar
isim Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar
- kar
isim Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı"Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." - T. Buğra
- vergi
isim Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para"Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar." - B. Fel
- kazanç
isim, ticaret Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü"Sırtında hep aynı kahverengi elbise bulunduğuna göre fazla bir kazanç da sağlamıyordu." - C. Külebi
- gelir
isim Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat"Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı." - M. Yesari
- yarar
isim Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj"Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." - A. İlhan
- hasılat
isim Ürün
- irat
isim Gelir"Şenlik pansiyonerleri de ekseriyetle iratları düzgün kimseler değildir." - H. R. Gürpınar
- varidat
isim Gelirler"Bayraktar Çiftliğinden ayda beş bin lira geçiyor eline. Han hamam varidatı ayrı." - A. İlhan
- bir hükümetin yıllık geliri
- gelir, hükümetin vergi geliri
- gümrük muhafaza gemisi. revenue office maliye tahsil şubesi. revenue stamp damga pulu. public revenue devlet geliri.
- varidat dairesi. revenue cutter gümrük kaçakçılığına engel olmak için kullanılan silahlı deniz motoru