- karar
isim Bir iş veya sorun hakkında düşünülerek verilen kesin yargı"Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu." - H. S. Tanrıöver
- karar vermek
bir sorunu karara bağlamak, kararlaştırmak"Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu." - H. S. Tanrıöver
- karara bağlamak
bir davayı, bir sorunu çözümlemek, sonuçlandırmak"Bu kararı söyleyen sesin tesiri gözlerimizi yaşla doldurdu." - H. S. Tanrıöver
- niyet
isim Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat"Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." - A. Ümit
- çözmek
-i Düğümlü, bağlı veya sarılı bir şeyi açmak
- istek
isim Bir şeye duyulan eğilim, arzu, şevk"Yanıma yaklaşan gölge, o eski şarkıyı gerçek bir istekle tekrarlıyordu." - Ç. Altan
- erimek
nsz Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek"Şeker suda erir."
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- halletmek
-i Güç görünen bir olay veya duruma çözüm yolu bulmak"Bir arkadaşa, sinema işlerinden anlayan bir arkadaşa bu konuşmayı anlattığım zaman o muammayı halletti." - N. Hikmet
- anlamak
-i Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak"Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum." - A. Ümit
- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- tasarlamak
-i Bir şeyin nasıl gerçekleşebileceğini düşünmek, zihinde hazırlamak"Nasıl bir iş edinmeyi tasarladığını anlıyorum şimdi." - N. Hikmet
- azim
isim Bir işteki engelleri yenme kararlılığı"Bu engin ruh, bu tükenmez azim, Türk milletinin varlık sebebidir." - R. E. Ünaydın
- aklına koymak
bir şeyi yapmaya kesin olarak karar vermek
- sonlandırmak
-i Sona erdirmek"Tümceyi sonlandıran buyurgan nokta yerine, sorulara açık, bitimsiz üç noktayı yeğlediklerini belirtmişti." - T. Uyar
- çözümlemek
-i Çözümleme yoluyla bir şeyi incelemek, tahlil etmek, analiz etmek
- eritmek
-i Erimesini sağlamak, erimesine yol açmak"Fazla yağlarını eritmek için karısı ile yürüyüşe çıkan fabrikatör..." - H. Taner
- azmetmek
-e Bir işteki engelleri yenmeye karar vermiş olmak"En azından yirmi beş yıl daha yaşamaya azmettim." - N. Hikmet
- tahlil etmek
çözümlemek"Biz yine sırasıyla bu seyahatlerin tahliline geçerek mühim noktalara işaret etmeye çalışalım." - A. H. Çelebi
- ayrıştırmak
-i Bütünün bozulmasına sebep olmak
- dönüştürmek
-i, -e Dönüşmesini sağlamak, tahvil etmek"Zor da olsa elbiseni iplik hâline getirmek ve ipliği de yüne dönüştürmek mümkün." - İ. O. Anar
- çözünmek
nsz Çözülme işine konu olmak, dağılmak, erimek
- iyi yönde değiştirmek
- oy ile kararlaştırmak
- parçalara ayırıp incelemek
- karar vermek, çözmek, halletmek, parçalarına ayırmak, ayrıştırmak, oy ile -e karar vermek, eritmek, çözmek, erimek, çözünmek, karar, azim, niyet, azimlilik
- karar vermesine sebep olmak
- tasarlama. resolve on karara varmak. resolve one' doubts şüphelerini yok etmek. resolvable halledilebilir
- çözümlenebilir
- çözümlenebilir.