- düzgün
sıfat Doğru ve pürüzsüz, muntazam"Ayşe çayı demlemiş, düzgün dilimlerle francala kesiyordu." - C. Uçuk
- gerçek
isim Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat"Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir." - M. Kaplan
- olağan
sıfat Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı"Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil ulusal bir görevdir." - T. Buğra
- düz
sıfat Yatay durumda olan, eğik ve dik olmayan"Düz tahta."
- düz
isim Düz rakı
- doğru
sıfat Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- kesin
sıfat Şüphe ve duraksamaya yer bırakmayan veya geri dönülmeyen, değişmez, mutlak, kati, maktu"Sevmem kesin sözleri, bir kesin söz duydum mu tersine söylemek gelir içimden." - N. Ataç
- muvazzaf
isim, askerlik Silahlı Kuvvetlerde görev başında olan subay ve astsubaylarla askerlik hizmetini yapan erler
- dürüst
sıfat Sözünde ve davranışlarında doğruluktan ayrılmayan, doğru (kimse)"Dürüst bir insan, inansa da inanmasa da mefhumları yerli yerinde kullanmak borcundadır." - N. F. Kısakürek
- düzenli
sıfat Düzeni olan, yerli yerinde, kararlı, tertipli, muntazam"Hele, düzenli giyim diye bir dertleri hiç yoktur." - S. Ayverdi
- normal
sıfat Kurala uygun, alışılagelen, olağan, düzgülü, aşırılığı olmayan, uygun"Atatürk'ün normal zamanlarda insana okşamak arzusunu veren ipek gibi saçları birdenbire yelelenirdi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- değişmez
sıfat Aynen kalan, değişikliğe uğramayan"İşte dünyanın peşin ve değişmez hükmü buydu." - S. Ayverdi
- devamlı
sıfat Sürekli, bitmeyen, kesintiye uğramayan
- sıradan
sıfat Bayağı"Bir hafta sonra ölü bulunmuştu evinde, basit bir dalgınlık, sıradan bir elektrik kaçağı." - E. Şafak
- muntazam
sıfat Düzgün
- nizamî
Hukuk, 1- Nizâma ve düzene ait, nizâmında olan, tertipli, muntazam.
2- Kanun ve nizama uygun.
- alışılmış
sıfat Her zamanki, mutat"Yayımcılar, kazanç amacıyla alışılmış yapıtlar sunarlar okuyucuya." - N. Cumalı
- kurallı
sıfat Kuralı olan, kurala uygun olan, kaideli, kıyasi
- mutat
sıfat Alışılmış, alışılan"Halk onu okuyor ve seviyor, polis ve mürteci çevreler ise ona kin besliyor ve mutat vasıtalarla tasfiye etmeye çalışıyorlardı." - N. Hikmet
- müdavim
sıfat Bir yere sürekli olarak giden (kimse), gedikli"Her kanepenin önünde ayrı ayrı durarak parkta müdavimleri selamlarlar." - R. N. Güntekin
- nizamlı
sıfat Düzenli, tertipli"Nizamlı bir hareketler sisteminin ne olduğunu anlamak için bir baleyi seyretmelisiniz." - M. Kaplan
- kat’î
- usule uygun
- daimi
- devamlı müşteri
- düzenli olarak
- her zamanki
- kaideye muvafık
- kural düzen intizam
- nizami asker