- eski
sıfat Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı"Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" - N. Ataç
- evvel
zarf Önce"Emeklilik maaşına ne oldu? Üç aylığını, on, on beş gün evvel almadın mı?" - N. F. Kısakürek
- önce
zarf İlk olarak, başlangıçta, sonra karşıtı"Önce hep birlikte basın suçunu tarif edelim." - B. Felek
- geçmiş
sıfat Geçme işini yapmış
- evvelki
sıfat Önce olan, önceki"Feyziye'nin en parlak devri, hürriyetten evvelki devre tesadüf eder." - R. H. Karay
- önceki
sıfat Önce olan, evvelki, mukaddem, sabık"Önceki başkan."
- evvelce
zarf Önceden, eskiden"Evvelce nazirsiz güzel olması lazım gelen yüzü artık buruşmuş." - R. E. Ünaydın
- sabık
sıfat Geçen, önceki, eski"Yorucu çalışmalar sonunda sabık bakanların ne derece hüner sahibi olduklarını tespit etmiştir." - A. İlhan
- önceki, önceden olan