- erken
zarf Vaktinden önce, alışılan zamandan önce, er, geç karşıtı"Sakın geç kalma, erken gel." - A. Rasim
- vakitsiz
sıfat Uygun bir zamanda olmayan"Herhâlde padişah da, annesi ve hemşireleri de dostlarının vakitsiz ölümüne karşı çok müteessir olmuşlardı." - A. H. Çelebi
- prematüre
sıfat, tıp (***) Erkendoğan, günsüz
- mevsimsiz
sıfat Zamanı iyi seçilmemiş, uygun zamanı gelmeden olan veya yapılan"Bunlar kendi aralarında mevsimsiz bir mevki paylaşması kavgasına girmiş görünüyorlardı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- Sağlık-Tıp, Gebeliğin 28-37. haftaları arasında gelişimi tamamlamadan erken doğmuş bebek.
- mevsimsiz erken
- zamanından önce
- mevsimsiz olarak
- erken doğan. prematurely vaktinden evvel
- erken, vakitsiz, mevsimsiz, erken doğmuş, prematüre
- erken. prematurity vaktinden evvel gelişme
- mevsimsizlik
- mevsimsizlik.
- vaktinden evvel olan veya gelişen
- vaktinden önce