- akma
isim Akmak işi
- bardaktan boşanırcasına yağmak
yağmur çok şiddetli yağmak"Elim titredi, bardağı dudağımda güç tuttum." - F. R. Atay
- yağma
isim Yağmak işi
- doldurmak
-i Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu
- akış
isim Akma işi
- akıtmak
-i, -e Akmasını sağlamak, akmasına yol açmak, dökmek
- akmak
-den Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek"Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış." - S. F. Abasıyanık
- dökülmek
nsz Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak"Bekliyorum. Bir gül döküldü vazoda / Bekliyorum. Ses yok ölgün piyanoda" - H. F. Ozansoy
- boşaltmak
-i Boş duruma getirmek"Bu durum, ister istemez evi doldurup boşaltanlarda da kısıntı yapmamızı gerektiriyordu." - A. Ağaoğlu
- yayılmak
nsz Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- dökmek
-i Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak"İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek." - S. F. Abasıyanık
- dökmek, akıtmak, dökülmek, akmak,
- dökülen miktar
- çay servisi yapmak