- yerine getirmek
istenileni, gerekeni yapmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- icra etmek
yapmak
- dans
isim Müzik temposuna uyularak yapılan ve estetik değer taşıyan düzenli vücut hareketleri, raks"Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur." - P. Safa
- temsil etmek
hak ve görev bakımından bir kimse veya topluluğun adına davranmak
- çalmak
-i, -e Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak"İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." - F. R. Atay
- bağışlamak
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- canlandırmak
-i Canlanmasını sağlamak, canlanmasına yol açmak
- girmek
-e Dışarıdan içeriye geçmek"Birlikte kiliseden içeri giriyoruz, ben topallıyorum." - A. Ağaoğlu
- işlemek
-i Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek
- sergilemek
-i Bazı şeyleri göstermek, tanıtmak veya satmak amacıyla herhangi bir biçimde, herkesin görebileceği bir yere yerleştirmek, teşhir etmek"Kadınlar bütün mallarını, vitrin yerine kullandıkları pencerelerde sergiliyorlardı." - A. Ağaoğlu
- gerçekleştirmek
-i Gerçek duruma getirmek, yapmak, ortaya koymak"Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir." - C. Meriç
- uygulamak
-i Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata geçirmek, tatbik etmek"Nitekim bilge bunu açıkça söylemekle kalmaz, tamı tamına uygular da." - N. Uygur
- bütünlemek
-i Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak
- oynamak
nsz Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak"Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." - H. R. Gürpınar
- ifa etmek
yapmak, yerine getirmek
- icabını yapmak
- rolünü yapmak
- sahnede oynamak
- yapmak, yerine getirmek, icra etmek, oynamak, temsil etmek, rol almak, rol oynamak, müz.çalmak