- tuhaf
sıfat Acayip"Nahit'in onda hiç görmediği bir tuhaf hâli vardı." - T. Buğra
- özel
sıfat Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan, spesiyal"Aşçının özel yemeği."
- hasta
sıfat Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken kimse, rahatsız"Annem o evin önü sofalı bir odasında hasta yatıyordu." - Y. K. Beyatlı
- mahsus
sıfat Özgü"Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir." - N. F. Kısakürek
- mahsus
sıfat Duyulan, anlaşılan, hissedilen
- özgü
sıfat Birine, bir şeye ait olan, öze, has, mahsus"Bu, içinde doğduğu, geliştiği, biçim kazandığı topluma özgü dildir." - N. Uygur
- hususi
sıfat Özel"Kadıköy vapurunun hususi kamarasında, boyları birer metreyi aşmayan bir müvezzi kalabalığı kaynaşıyor." - N. F. Kısakürek
- acayip
sıfat Sağduyuya, göreneğe, olağana aykırı, garip, tuhaf, yadırganan, yabansı"Acayip ve tempolu bir ses geliyor." - B. Felek
- garip
sıfat Kimsesiz, zavallı
- tuhaflık
isim Tuhaf olma durumu, yabansılık, garabet"Tercüme ilerledikçe tuhaflıklar insanı rahatsız etmeye başlıyor." - C. Meriç
- alışılmamış
sıfat Nadir, bilinmeyen, az rastlanan"Toprak rengi yüzünde alışılmamış çizgiler vardı." - S. F. Abasıyanık
- olağandışı
- acayip, tuhaf, olağandışı,
- acayip insan
- özel tuhaf garip