- düzgün
sıfat Doğru ve pürüzsüz, muntazam"Ayşe çayı demlemiş, düzgün dilimlerle francala kesiyordu." - C. Uçuk
- boya
isim Renk vermek, dış etkilerden korumak için eşyanın üzerine sürülen veya içine katılan renkli madde"Tırnaklarının boyasını beğenmiyorum." - F. R. Atay
- boyama
isim Boyamak işi, pentür"Bunlar, eşitlikten yana olduklarını söyleseler de yaptıkları işler hep kendi ipliklerini boyamaya dayanır." - S. Birsel
- renk
isim Cisimler tarafından yansılanan ışığın gözde oluşturduğu duyum"Birisi sütsüz çikolata renginde, uzun boylu, geniş omuzlu Amerikan boksörlerine benziyordu." - A. Gündüz
- makyaj
isim Yüzü güzelleştirmek için boyama, yüz boyama, yüz bakımı"Gece yüzüne yaptığı makyaj değme ustaların işiydi." - F. Otyam
- makyaj yapmak
yüzü çeşitli işlemlerle temizlemek, boyamak ve diğer işlemlerle daha bakımlı ve güzel göstermek"Gece yüzüne yaptığı makyaj değme ustaların işiydi." - F. Otyam
- resmetmek
-i Bir şeyin resmini çizmek
- tasvir etmek
betimlemek"Bugün bu saadet tasvirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi." - A. H. Müftüoğlu
- boyamak
-i Boya sürerek veya boyaya batırarak renk vermek"Rastıkla, yanağındaki beni boyamayı da unutmadı." - S. M. Alus
- allık
isim Al olma durumu"Yanaklarının allığından kinaye, ona alyanak lakabını takmışlar." - S. M. Alus
- betimlemek
-i Bir nesnenin, kendine özgü niteliklerini tam ve açık bir biçimde söz veya yazı ile anlatmak, tasvir etmek"Şair, bu kayığı bize şöyle betimleyecektir." - S. Birsel
- kozmetik
isim Cildi ve saçları güzelleştirmeye, canlı tutmaya yarayan her türlü madde
- resim yapmak
- boyamak,
- boya gibi sürmek
- boya vurmak
- boyayarak süslemek
- düzgün sürmek
- maliřství
- renk tonu