- arz
isim Sunma
- arz
isim En, genişlik
- arz
isim Yer, yeryüzü"Büzülüp kaldığım köşede sabahın bir an evvel olmasını, güneşin bir saat evvel arza inmesini bekliyorum." - E. İ. Benice
- indirim
isim, ticaret Fiyatta yapılan değer düşürümü, tenzilat, iskonto"Ankara Palas'ta kendisine dörtte üç oranında indirim yapılırdı." - Ç. Altan
- ortaya çıkmak
yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- arz etmek
sunmak
- göstermek
-i Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek"Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi."
- bağışlamak
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- sunmak
-i, -e Bir büyüğe veya nezaket gereğince bir kimseye bir şeyi vermek, arz etmek, yollamak, göndermek, takdim etmek"Bu küçük hadiseyi devlet adamlarımıza bir müşahede olarak sunuyorum." - B. Felek
- teklif
isim Yapması için birinden bir iş isteme
- öneri
isim Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif
- bildirmek
-e Herhangi bir şeyi haber vermek"Babası ile arasındaki bütün mektuplaşmaları bana da bildiriyor." - E. İ. Benice
- bağış
isim Bağışlanan şey, yardım, hibe, teberru
- takdim etmek
sunmak
- bulunmak
nsz Bulma işine konu olmak"Yerde para bulundu."
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- önermek
-i Tavsiye etmek
- adak
isim Adanılan şey, nezir"Hanım, bu aldığınız şeylerin adağını unuttunuz." - H. R. Gürpınar
- adamak
-i, -e Bir dileğin gerçekleşmesi amacıyla kutsal olduğuna inanılan bir güce niyette bulunmak, nezretmek
- sunma
isim Sunmak işi"Ben sadece ballar balından birkaç çeşni sunmaya çalıştım." - A. Kabaklı
- teklif etmek
öne sürmek"Böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum." - A. Ümit
- sunu
isim Sunulan şey"İlk Çağın insanları sunu niyetine öd ağacı gibi, günlük gibi güzel koku saçan bitkiler yakarlardı." - A. Erhat
- fiyat teklifi
- arzetmek
- meydana çıkmak görünmek
- teklif etmek, teklif, sunma, takdim, arz, fiyat teklifi