- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- herhâlde
zarf Büyük bir ihtimalle"Bir yerde köfte filan kızartılıyordu herhâlde." - O. V. Kanık
- tabii
sıfat Doğada olan, doğada bulunan
- evet
edat "Öyledir" anlamında kullanılan bir doğrulama veya onaylama sözü, olur, oldu, peki, tamam, ya, beli, ha, he"Evet, bu bahsin en canlı noktası buradadır." - Y. K. Beyatlı
- açıkça
zarf Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre"Artık açıkça mahallenin başına dert olmaya başlamış." - Y. N. Nayır
- kuşkusuz
sıfat Kuşkusu olmayan, işkilsiz, şüphesiz
- şüphesiz
sıfat Şüphesi olmayan, kuşkusuz
- elbette
zarf Her hâlde, şüphesiz, kuşkusuz, elbet"Bu şato sahibi elbette şatonun her şeyiyle uğraşmak zorundadır." - A. Kabaklı
- elbet
zarf Elbette"Gelirken de elbet bir şeyler getiriyor yanında." - E. Şafak
- tabii ki
- elbette, tabii
- gayet tabii