- sıkı
sıfat Dar"Sıkı bir kemer."
- yakın
sıfat Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
- az daha
zarf Az kalsın, neredeyse"Az daha treni kaçırıyordum." - N. Hikmet
- eli sıkı
sıfat Cimri"Senin gibi elleri sıkı birkaç pansiyonerimiz daha vardır." - H. R. Gürpınar
- aşağı yukarı
zarf Bir baştan bir başa
- teklifsiz
sıfat Samimi, içli dışlı, sıkı fıkı"Bunlardan başka bazı teklifsiz aile dostları da var." - R. N. Güntekin
- yaklaşık olarak
aşağı yukarı"Yaklaşık bir hesap. Yaklaşık bir sayı."
- cimri
sıfat Elindeki parayı harcamaya kıyamayan, bitli, eli sıkı, ekti, hasis, kısmık, kibritçi, mıhsıçtı, nekes, pinti, sıkı, varyemez
- hemen hemen
zarf Nerede ise, az zaman sonra"Hemen hemen hepsi vatana döndüler." - B. Felek
- samimi
sıfat İçten (duygu vb.)"Sanatkâr, bizi söylediklerinin samimi olduğuna da inandırmalı." - O. V. Kanık
- sadık
sıfat Doğru, gerçek
- yakında
zarf Yakın bir yerde"Yakında mı oturuyorsunuz?"
- neredeyse
zarf Hemen hemen"Arabacım neredeyse donmak üzereydi." - K. Hulûsi
- bitişik
sıfat Yan yana olan"Mutfaktan bir yuvarlak gümüş tepsi içinde cezveyi, fincanları, bitişik şeker ve kahve hokkasını ve bunların ortasında ispirtoluğu getirdi." - A. İlhan
- yanında
zarf Bir şeye, bir kimseye göre, nispetle"Çektiğim acı yanında ölüm çok hafif kalır." - M. Yesari
- yaklaşmak
-e Arada az bir aralık kalacak biçimde ilerlemek, aradaki uzaklığı azaltmak veya büsbütün ortadan kaldırmak için ileri gitmek"Saat sekiz buçuğa yaklaşıyordu." - S. F. Abasıyanık
- yakınlaşmak
nsz Yakın bir duruma gelmek, yaklaşmak"Yer çok aşağılarda kalmış, gök yakınlaşmış gibime gelirdi." - N. Cumalı
- şuracıkta
zarf Yakın ve belirli bir yerde"Hemen, şimdi, şuracıkta, gece yarısı bizi evlendireceksin!" - R. H. Karay
- yakınında
- yakına gelmek
- az kaldı
- soldaki
- yakın, daha yakındaki, yakın, yakında, yanında, yakınında, yaklaşmak