- Az
sıfat Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı"Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." - B. R. Eyuboğlu
- sıkı
sıfat Dar"Sıkı bir kemer."
- dar boğaz
isim, coğrafya Kanyon"Dar boğazda deniz gece gündüz çalkantılıdır." - A. Erhat
- darı darına
zarf Güçlükle ve son anda, güç hâl ile, dar darına
- sınırlı
sıfat Sınırı olan, bir sınırla ayrılmış olan, hudutlu
- sınırlamak
-i Sınırını çizmek, sınırını belirtmek veya belirlemek
- cimri
sıfat Elindeki parayı harcamaya kıyamayan, bitli, eli sıkı, ekti, hasis, kısmık, kibritçi, mıhsıçtı, nekes, pinti, sıkı, varyemez
- hasis
sıfat Cimri"Hasis kadın tozu dumana katar, kıyameti koparır." - P. Safa
- dikkatli
sıfat Dikkat eden, özen gösteren (kimse)
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- kısmak
-i Sesi azaltmak, alçaltmak"Radyoyu biraz kısar mısın?"
- cüzi
sıfat Az, azıcık, pek az
- yetersiz
sıfat Gerekli bilgi ve yeteneği olmayan, yeterliği olmayan, kifayetsiz, ehliyetsiz
- dar
sıfat İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı"Bütün gece eski kentin dar sokaklarında dolaştım." - A. Ağaoğlu
- tamahkâr
sıfat Açgözlü"Bu kadın kadar tamahkâr bir insana ömründe rast gelmedi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- daraltmak
-i Dar duruma getirmek"Hoyrat bir rüzgâr bütün gün tozu dumanına katmış, solukları kesmiş, göğüsleri daraltmıştı." - T. Buğra
- daralmak
nsz Dar duruma gelmek, küçülmek"İleride yolun daraldığını göre göre gaza yüklendi." - E. Şafak
- kısıtlı
sıfat, hukuk Kısıtlanmış, kısıt altına alınmış, mahcur"En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar... milletvekili seçilemezler." - Anayasa
- darlaşmak
nsz Daralmak"Herkeste darlaştıkça bizim evimizde kahve, un, şeker bollaştı." - M. Ş. Esendal
- ensiz
sıfat Eni küçük olan, dar"Bu ensiz tahta köprü altında ince dere." - E. B. Koryürek
- parasızlık
isim Parasız olma durumu"Parasızlıktan, ani ve garip bir şekilde geliveren birkaç yüz liralık elektrik ücretini ödeyememiştim." - N. F. Kısakürek
- güçbela
- dar fikirli
- dar geçit
- dar düşünceli
- dar, sınırlı, az, anca yeten, kıt kanaat, daralmak, daraltmak
- darlık içinde
- eninden almak