- hikâye
isim Bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılması"Salonunda toplanmıştık geçen gece beş on kişi / Vardı onun kendine has bir hikâye söyleyişi" - E. B. Koryürek
- nakletmek
-i Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek"İkisi de koluna girerek hastayı otomobile naklettiler." - P. Safa
- hikâye etmek
ayrıntılarıyla anlatmak, söylemek"Salonunda toplanmıştık geçen gece beş on kişi / Vardı onun kendine has bir hikâye söyleyişi" - E. B. Koryürek
- fıkra
isim, edebiyat Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik"Nasrettin Hoca'nın hemen bütün fıkraları insanla vicdan arasındaki münasebete ilişkindir." - B. Felek
- anlatmak
-i, -e Bilgi vermek, izah etmek"Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." - P. Safa
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- anlatış
isim Anlatma işi"Hocanın sorusuyla annesinin anlatışı karşısında yalnızlığının dipsizliğini bir kere daha ölçmüştü." - N. F. Kısakürek
- anlatmak, aktarmak