- Orta
isim Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- dengeli
sıfat Dengesi olan, muvazeneli, stabil
- ilim
isim Bilim"İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir" - Yunus Emre
- başkanlık etmek
bir toplantı veya topluluğu, başkan olarak yönetmek"Sen, şu cemiyetin başkanlığından da cemiyetten de hemen istifa edeceksin." - N. Hikmet
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- mutedil
sıfat Ilımlı"O, tarafsızlığın mutedil duygularından ziyade taraftarlığın şiddetli hırslarından zevk alırdı." - A. Ş. Hisar
- ölçülü
sıfat Ölçüsü alınmış, ölçülmüş
- ılımlı
sıfat Düşünce, iş vb.nde aşırıya kaçmayan, ölçülü, mutedil, itidalli"Eski ılımlı sesiyle hikâyesini bitiriverdi." - H. E. Adıvar
- yumuşatmak
-i Sertliğini gidermek, yumuşak duruma getirmek
- yumuşamak
nsz Sertliği kalmamak, yumuşak duruma gelmek
- yatıştırmak
-i Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak"Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı."
- aldırmak
nsz Alma işini yaptırmak"Söyledim, söyledim, bir urgan aldıramadım." - N. Cumalı
- azaltmak
-i Az denecek bir miktara indirmek"İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor." - B. R. Eyuboğlu
- makul
sıfat Akla uygun, akıllıca"Makul bir düşünce."
- vasat
sıfat Orta
- yatışmak
nsz Hızı, etkisi azalmak, aşırılığı geçmek"Vapurun gürültüsü büsbütün yatıştı." - R. H. Karay
- hafifletmek
-i Hafiflemesine yol açmak, hafifleştirmek, tahfif etmek"Damatlarının bu işten memnun görünmesi, onun azap ve sıkıntısını yarı yarıya hafifletiyordu." - R. N. Güntekin
- ağırlaşmak
nsz Ağır duruma gelmek
- ikisi ortası
- itidale getirmek
- orta, görüşleri aşırıya kaçmayan, ılımlı, ılımlı kimse, makul kimse, hafifletmek, azaltmak, hafiflemek, azalmak
- ılımlı hafifletmek
- ılımlı olarak