- et
isim İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
- öz
isim, felsefe Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı"Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." - H. Taner
- öz
sıfat Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan"Size öz evladım gibi davranacağım." - A. Kulin
- öz
isim Dere, çay
- yemek
isim Yemek yeme, karın doyurma işi"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- yemek
-i Ağızda çiğneyerek yutmak"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - B. Felek
- dolgun
sıfat Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış"Dolgun yastık."
- özlü
sıfat Özü olan, öz bölümü çokça olan"Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle." - Y. K. Beyatlı
- Hayvanların (genelde memelilerin) yenebilir kasları.
- et gibi
- et, önemli konu, öz, yarak
- yenecek et et