-
kara et : isim Kastan oluşan yağsız et
-
etobur : sıfat, hayvan bilimi Dişleri et yiyecek biçimde gelişmiş, omurgalı, memeli (hayvan), etçil, karnivor
-
etyaran : isim Genellikle parmaklarda olan, derinlere kadar işleyen dolama, kurlağan
-
etyemez : isim Genellikle et ve et türevlerini yemeyen kimse, vejetaryen
-
et sığırı : isim Eti için beslenen sığır
-
et sineği : isim, hayvan bilimi Kül rengi et sineği
-
et sotesi : isim Sote
-
et şeftalisi : isim, bitki bilimi Eti çekirdeğinden ayrılmayan bir tür şeftali (Prunus persica duracina)
-
et tavuğu : isim Eti için beslenen tavuk
-
et toprak : isim Yumuşak, kırmızı ve özlü toprak
-
et unu : isim Karada yaşayan memeli hayvanların deri, tırnak, boynuz ve kemikleri ile mide, bağırsak muhteviyatı ayrıldıktan sonra geriye kalan et ve diğer yumuşak dokularının veya kansız ve kemiksiz mezbaha artıklarının usulüne göre pişirilip pres edilerek yağlar
-
beyaz et : isim Tavuk, balık vb. etlere verilen genel ad
-
kaba et : isim, anatomi Kıç
-
kırmızı et : isim Büyükbaş hayvanların yağı ve proteini yüksek, besleyici eti
-
lop et : isim Yağsız, iyi pişmiş, iri parça et
-
kül rengi et sineği : isim, hayvan bilimi Eklem bacaklıların böcekler sınıfından, larvalarını hayvan ölüsü veya et üzerine bırakan bir tür sinek, et sineği (Sartophaga carnaria)
-
balık eti : isim Omurgalılardan, suda yaşayan hayvanların yumuşak ve açık renkli eti
-
dana eti : isim Dananın kesilip parçalanmış eti
-
diş eti : isim, anatomi Diş köklerini kaplayan kalın kırmızımtırak et
-
diş eti ünsüzü : isim, dil bilgisi Dil ucunun diş etine dokunmasından oluşan ünsüz: j, ş
-
koyun eti : isim Koyunun kesilip parçalanmış eti
-
kurban eti : isim Kurbanlık hayvanın kesilip parçalanmış eti
-
kuzu eti : isim Kuzunun kesilip parçalanmış eti
-
sığır eti : isim Sığırın kesilip parçalanmış eti"Sonra kızarmış patatesli sığır etini kesmeye koyuldu." - S. F. Abasıyanık
-
soya eti : isim Soya fasulyesinden elde edilen, beyaz peynire benzeyen, kolesterol içermeyen bir yiyecek türü, soya loru, tofu
-
tavşan eti : isim Tavşanın kesilip parçalanmış pembemsi eti
-
tavuk eti : isim Tavuğun kesilip parçalanmış eti
-
et bağlamak : şişmanlamak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
et kanlı gerek, yiğit canlı : "kebap çok pişirilmemeli, genç de hareketli ve canlı olmalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
et tırnak olmak : sıkı aile bağı kurmak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır? : "bozulan şeyi düzeltecek etken vardır ancak bu etken bozulmuşsa artık düzeltmeden umudu kesmek gerekir" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır : "bilgili ve görgülü kişi, iş başında ve zengin olmasa da bilgisiz ve görgüsüz kişilerin üstünde yer alır" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
et tırnaktan ayrılmaz : "yakın hısımlar arasındaki bağ kolay kolay kopmaz" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
et tutmak : et bağlamak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
ete kemiğe dönüştürmek (veya büründürmek) : canlandırmak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
eti budu yerinde (veya etine dolgun) : şişmanca, tombul"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
eti kemiğine yapışmak : çok zayıflamak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
eti ne budu ne? : "yaşı küçük" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
eti senin, kemiği benim : çocuk velilerinin öğretmen, usta vb.ne çocuğun eğitiminde kendisine tam yetki verdiğini anlatmak için söylenen bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
etinden et koparmak (veya kesmek) : çok acı vermek"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
etle tırnak arasına girilmez : "aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir" anlamında kullanılan bir söz"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
etle tırnak gibi : birbirlerine candan bağlı, sıkı ilişkili"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
etten duvar örmek : korumak amacıyla çevresinde kalabalık insan birikmek"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."
-
etten önce çömleğe düşmek : bir işte bilgisiz veya yetkisiz olmasına rağmen herkesten önce ortaya atılmak"Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf."