- ara
isim İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe
- uyuşmak
nsz Soğuk, basınç vb. yüzünden vücudun bir yerinde, duygu ve hareket geçici olarak azalmak"Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim diye kompartımanımda uzandım." - A. Haşim
- teskin etmek
acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırmak, dindirmek"Ev sahibi erkek beni, kadın da onu teskine uğraşıyordu." - B. Felek
- yatıştırmak
-i Bir kargaşayı, ayaklanmayı bastırmak"Hükûmet kuvvetleri ayaklanmayı yatıştırdı."
- sakinleştirmek
-i Sakinleşmesini sağlamak, sessiz, dingin bir duruma getirmek
- uyuşturmak
-i Uyuşmasını sağlamak, hissedemez duruma getirmek"Ruhumu serinletecek, beynimi uyuşturacak bir masal anlat!" - R. H. Karay
- fasıla
isim Aralık, ara, kesinti"Ancak bir iki saat uyuyabildiğim o gecenin sabahında mersiyemi ilk defa çocuklarıma hıçkırık fasılaları arasında okudum." - İ. A. Gövsa
- durgunluk
isim Durgun olma durumu"Bana göre ölümün en büyük vasfı durgunluk, hareketsizliktir." - N. Hikmet
- yatışmak
nsz Hızı, etkisi azalmak, aşırılığı geçmek"Vapurun gürültüsü büsbütün yatıştı." - R. H. Karay
- durma
isim Durmak işi"Bu rakkasın durmasına hiçbirimiz alışık değilizdir bu evde, o hep aynı ahenkle sallanmalı." - A. M. Dranas
- ara verme
Siyaset, TBMM'nin çalışmalarını 15 günü geçmemek üzere ertelemesidir.
- fasıla.
- muvakkat sukunet
- sakinleştirerek uyutmak
- sükun bulmak
- teskin olunmak
- uyutmak, hareketsizleştirmek, hareketsizleşmek, hareketsizlik, cansızlık