- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- sağduyu
isim Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim"Bu halk çocuğunun sağduyusu, temiz bir yüreği, yiğitliği ve hepsiyle beraber saflığı vardır." - F. R. Atay
- açıklık
isim Açık olma durumu, aleniyet
- net
sıfat Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen
- net
isim, spor Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz
- aklı başında
sıfat Sürekli akıllı davranan"İki aklı başında insan şurada oturmuş konuşuyoruz." - A. Ümit
- berrak
sıfat Aydınlık, açık"Bu sabah hava berrak / Bu sabah her şey billurdan gibi" - C. S. Tarancı
- aşikâr
sıfat Açık, apaçık, belli, meydanda"Tek bir yudum bile almıyordu bardağından ama zaten yeterince içtiği aşikârdı." - E. Şafak
- belirgin
sıfat Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih"Sesindeki meydan okuyuş öyle belirgin ki ona iyi davrandığıma pişman olacağım neredeyse." - A. Ümit
- açık seçik
sıfat Çok açık, çok belirgin"Açık seçik bilgilere dayanmayan bir memleket sevgisinin ne kadar köksüz, ne kadar verimsiz olduğunu acı acı düşündüm." - B. R. Eyuboğlu
- şeffaf
sıfat Saydam"Acaba Saffet'in vaktiyle nişanlısı olduğunu söylese Mazlume ile başlayan bu billur gibi şeffaf sevgi bulutlanır mıydı?" - H. E. Adıvar
- aydın
sıfat Işık alan, ışıklı, aydınlık"Aydın bir oda."
- vazıh
sıfat Açık, aydın, belli
- bilinçli
sıfat Bilinci olan, şuurlu
- vuzuh
isim Açık olma durumu, açıklık, aydınlık"Bu akşam bilhassa Şevki'nin fikrindeki vuzuh onu düşündürdü." - H. E. Adıvar
- anlaşılır
- kolay anlaşılır
- kafası sağlam
- akılselim
- açık seçik, anlaşılır, net, mantıklı, aklı başında
- lucid- ness berraklık
- sağduyu.
- şeffaf. lucid interval hasta veya delinin şuurlu hale geldiği fasıla. lucid'ity