- çöp
isim Saman inceliğinde herhangi bir sap, dal veya tahta parçası"Köşk o kadar sessizdi ki yere bir kibrit çöpü düşse çıkardığı ses işitilebilirdi." - P. Safa
- karmakarışık etmek
çok karışık duruma getirmek"Tarihin karmakarışık olayları ilmî metotlarla incelenebilir mi?" - C. Meriç
- kirletmek
-i Kirli duruma getirmek, pisletmek"Madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." - A. Ş. Hisar
- intizamsızlık
isim Düzensiz olma durumu, düzensizlik, karışıklık
- karışıklık
isim Karışık olma durumu, teşevvüş
- pisletmek
-i Pis duruma getirmek, kirletmek"Ortalığı pisletmekten başka bir işe yaramayan kediler..." - R. N. Güntekin
- dağıtmak
-i Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak"Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." - Y. K. Beyatlı
- sedye
isim Hasta veya yaralı taşımaya yarayan katlanabilir hasta yatağı, teskere"Güner'i her gün tekerlekli bir sedyeyle ışın tedavisine indirirdim hastanede." - A. Ağaoğlu
- tahtırevan
isim Omuzda veya deve, fil, at vb. hayvanlara yüklenerek götürülen, üstü örtülü, insan taşınan araç
- süprüntü
isim Temizlik yapıldığında toplanan toz ve çöp, çer çöp"Elinde tuttuğu, içi süprüntü dolu faraşı merdivenlerin dibine boşalttı." - E. E. Talu
- döküntü
isim Dökülmüş, saçılmış şeyler"Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." - Y. K. Beyatlı
- teskere
isim Sedye
- dogurmak
- çöp,
- çerçöp yığıntısı