- tatil
isim Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme"Gel gelelim berberlere karşı haksızlığımız şu hafta tatili işinde bile kendini gösteriyor." - N. Hikmet
- teslim etmek
bir şeyi sahibine vermek
- muafiyet
isim Ayrı tutulma, kendisine uygulanmama
- dinlenme
isim Dinlenmek (I) işi, istirahat"Kendisine bir yere oturup dinlenmeyi teklif ettim." - A. Haşim
- dinlenme
Dinlenmek (II) işi
- bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak"Annesine eziyet ettiğine inandığı babasından fazla bahsetmek istemediğini sezdim." - A. Kabaklı
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- terk etmek
bırakmak, ayrılmak
- vazgeçmek
-den Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- ayrılmak
-e Ayırma işine konu olmak"Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı." - F. R. Atay
- kalkmak
nsz Gitmek üzere yerinden ayrılmak"Niye kalktınız, biraz daha otursaydınız."
- etkilemek
-i Etkiye uğratmak, tesir etmek"Toplumu etkileyen olaylara herkes kendi yorumunu katıyor." - N. Cumalı
- yola çıkmak
araca binmek üzere yolüstünde durmak
- bırakmak
-i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- izin
isim Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet"Ben dahi başka bir diyara gitmek için izin talep ederim." - A. Kabaklı
- alçalmak
nsz Alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek"Rüzgâr gece beyaza boyanmış konduların üstüne doğru alçaldı." - L. Tekin
- unutmak
-i Aklında kalmamak, hatırlamamak"Biz şimdi Evliya'nın hayalhanesinden aktardığı tatları unutmadan gerçeklere dönelim." - A. Boysan
- müsaade
isim İzin, icazet, ruhsat"Ayrıca Saray Kütüphanesi'ne dilediğim kadar girip çıkma müsaadesi bahşettiler." - A. Kabaklı
- kalmak
nsz Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek"Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı." - T. Buğra
- ruhsat
isim İzin, müsaade"Resmî ruhsat tezkeresi dosyamda mevcuttur." - N. F. Kısakürek
- ertelemek
-i Sonraya bırakmak, tehir etmek, tecil etmek, talik etmek"Biraz da Mine'nin etkisiyle bu soruyu yanıtlamayı erteledim." - A. Ümit
- havale etmek
bir şeyin alınmasını, yapılmasını bir kimseye bırakmak, ısmarlamak, devretmek"Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- vasiyet etmek
öldükten sonra herhangi bir şeyin yapılmasını istemek"Şimdiki hür Türkiye halkının yarınki hür Türkiye halkına vasiyeti işte budur." - R. E. Ünaydın
- veda
isim Ayrılırken birbirine selam ve esenlik dileme"Zaten ayrılması sırasında elimi sıkışı, yüzüme bakışı, acelesi ve tuhaflığı bir vedaya benziyordu." - R. H. Karay
- tevdi etmek
vermek, bırakmak
- yapraklanmak
nsz Yaprakları çıkmak, yaprak oluşmak"Tıpkı baharda yapraklanan ağaçlar, tomurcuklanan çiçekler gibi." - H. E. Adıvar
- terketmek
- vaz geçmek
- karışmamak
- bιrakmak vazgeçmek
- kendi haline bırakmak
- ayrılmak, bırakmak, terketmek, bırakmak, bakımına bırakmak, sorumluluğuna bırakmak, izin
- bir yerde bırakmak
- haline bırakmak
- hizmetinden ayrılmak
- miras olarak blrakmak
- takmamak
- yalnız bırak
- yanından çıkmak