- ağır
sıfat Tartıda çok çeken, hafif karşıtı"Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
- son
sıfat Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- mahkûm
sıfat, hukuk Hükümlü"Müebbet hapse mahkûm bir suçlu."
- sürgüne göndermek
ceza olarak bir yere sürmek"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
- suçlu
sıfat Suç işlemiş, suçu olan (kimse), kabahatli, mücrim"Suçluların ani, delice hareketleri gizli kalabilirdi." - A. Gündüz
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- gecikme
isim Gecikmek işi, teehhür, rötar"Zaten gecikmemin sebebi evi aramak oldu." - P. Safa
- gerileme
isim Gerilemek işi"Yüreğinde, gevşek bir isteksizlik, cayışa benzeyen tatsız bir gerileme vardı." - C. Uçuk
- oyalanmak
nsz Oyalama işine konu olmak"Ormanda çiçek toplamak için oyalanan kızı beklemeye başladı." - T. Buğra
- gecikmek
nsz Geç kalmak, herhangi bir işi kararlaştırılan zamandan sonra yapmak"Tepeden tırnağa çamura, toza batmış, dize kadar çemrek kalabalığı görenler, bunda bir iş, mühim bir iş olduğunu anlamakta gecikmediler." - Y. Kemal
- Golf, Uzak bir mesafeden deliğe yapılan putting in deliğe çok yakın bir yerde durmasıdır.
- kabul etmek
- geri kalma
- hapishaneye atmak
- yavaş yavaş yürümek
- böyle parçalarla kaplamak
- böyle parçalarla kaplamak.
- geri. lag end geç kalan
- son.
- suçlu.