- mutluluk
isim Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, mut (I), ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık, saadetlilik"Hele bir de birkaç sünger bulabilse artık mutluluğunun sınırı olmayacaktı." - Halikarnas Balıkçısı
- sonuç
isim Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
- keyif
isim Vücut esenliği, sağlık"Keyfiniz nasıl?"
- saadet
isim Mutluluk"Bana saadeti çekinmeden sunan bir kadının kardeşini üzmeye hakkım yoktu." - K. Bilbaşar
- zevk
isim Hoşa giden veya çekici bir şeyin elde edilmesinden, düşünülmesinden doğan hoş duygu, haz"İçtik bu nadir içkiyi yıllarca kanmadık / Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor yazık" - Y. K. Beyatlı
- başarı
isim Başarma işi, muvaffakiyet"Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı." - H. E. Adıvar
- memnuniyet
isim Memnun olma, sevinç duyma, sevinme"Kurutan, yakan güneşli ve gölgesiz ve nihayetsiz bir çölün ortasında bir bardak buzlu su bulan yolcu memnuniyetini hissettim." - A. H. Müftüoğlu
- neşe
isim Mutlu olmaktan doğan ve dışa vurulan sevinç, şetaret"Zaferin bütün neşesi bu ihtiyarda idi." - F. R. Atay
- haz
isim Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk"Dört sene evvel kaybettiği karısı Emine Hanım'ın vefatıyla bütün sevgisini, ümidini, hazzını, şefkatini oğluna vermişti." - A. H. Çelebi
- sevinç
isim İstenen veya hoşa giden bir şeyin olmasıyla duyulan coşku"İçim sevinç dolu, annemin yanına gidiyorum, öpüşüyoruz." - A. Ağaoğlu
- lezzet
isim Ağız yoluyla alınan tat"Tekrar odaya dönse bu kaynağın suyunda umduğu lezzeti tekrar bulabilecek miydi?" - Y. K. Karaosmanoğlu
- şetaret
isim Sevinç, şenlik, neşe"Davudi sesi, şetareti, terbiyesi kendisini hem kadınlara hem erkeklere sevdirmişti." - A. H. Müftüoğlu
- sevinç neşe
- sevinç, mutluluk, neşe, zevk