- içyüz
isim Herkesçe bilinmeyen, anlaşılmayan ve görünenden büsbütün başka olan neden veya nitelik, mahiyet, zamir (II), künh"Bu işin içyüzünü dostlarımızın bize gösterdikleri telgraf haberlerinden yeter bir vuzuh ile öğrenmekte gecikmemiştik." - Y. K. Karaosman
- iç
isim Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
- özel
sıfat Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan, spesiyal"Aşçının özel yemeği."
- gizli
sıfat Görünmez, belli olmaz bir durumda olan, edimsel karşıtı"Kanun, gizli eşyayı bulmaya mahsus bir fal kitabı değildir." - N. F. Kısakürek
- mide
isim, anatomi Omurgalılarda, sindirim sisteminin, yemek borusu ile onikiparmak bağırsağı arasında besinlerin sindirime hazır duruma getirildiği omurgasız hayvanlarda sindirim kanalının bu bölgeye karşılık olan parçası
- ruh
isim Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği öz, tin, can kuşu
- dâhilî
sıfat İçle ilgili"Darülbedayi kısmını ve bu kısmın dâhilî şekil ve manzarasını anlatmalıyım." - H. F. Ozansoy
- manevi
sıfat Görülmeyen, duyularla sezilebilen, ruhani, tinsel, maddi karşıtı"Çağımızın en belirgin manevi yanının, insan varlığının tümlüğünü araştırmak olduğunu unutmayalım." - S. Hilav
- ruhsal
sıfat Ruhla ilgili olan, ruhi, tinsel, psikolojik, psişik
- içsel
sıfat İçle ilgili, içe ilişkin, dâhilî"Sızlatıcı bir içsel acıyı da dile getirir şair." - S. İleri
- ruhani
sıfat Ruhla ilgili"Ruhani bir cazibe Turhan'ı türbeye çekti." - A. H. Müftüoğlu
- vicdan
isim Kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç"Tüm insanlar dünyaya, kafa ve yüreklerinde bir iç mahkeme ile gelirler. Bunun adına vicdan denir." - A. Boysan
- zihinsel
sıfat Zihinle ilgili, zihnî"Tiyatro seyircisi, eğlence olarak zihinsel hazzı seçmiş bir seyirci türüdür." - A. Cemal
- Daha içerde olan veya meydana gelen.
- Merkeze yakın.
- Kişinin psikolojik yapısının bastırılmış bir kısmı olarak.
- Bir nüfuz merkezi ile sınırlı.
- Görülmek veya anlaşılmak için yakından incelenmeyi veya düşünülmeyi gerektiren.
- Beden veya beden dışı değil, zihin veya ruh durumuyla ilgili olan.
- içerideki
- en içteki
- en içteki.
- iç, içerdeki, merkeze en yakın, iç
- iştah. inner tube iç lastik. innermost en içerideki
- saklı. inner circle iç grup