- hazır
sıfat Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya"Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor." - E. M. Karakurt
- çabuk
sıfat Hızlı, müstacel, yavaş karşıtı"Yüreği ağzında, atabildiği kadar çabuk adımlarla o tarafa seğirtti ve çocuğun ardından koridora girdi." - E. Şafak
- acil
sıfat Hemen yapılması gereken, ivedi, ivedili, evgin, müstacel"Mühim hadiselerin yanı sıra, acil durumların da şaşmaz adresiydi Celâl." - E. Şafak
- yakın
sıfat Az bir ara ile ayrılmış olan (zaman veya yer), uzak karşıtı
- akraba
isim, hukuk Kan bağıyla birbirine bağlı olan kimseler"Geceleyin, babam, amcam, akrabamız, hepsi istasyonda idiler." - Y. K. Beyatlı
- dolaysız
sıfat Doğrudan doğruya olan, vasıtasız, bilavasıta"Yazarın bize dolaysız biçimde betimlediği başkişi nasıl bir erkek?" - S. İleri
- vasıtasız
sıfat Araçsız"Silahsızdık, vasıtasızdık, tarafsızdık fakat sırf ümitli idik." - R. E. Ünaydın
- birincil
sıfat Sırada, önemde ilk yeri alan
- şuur
isim, ruh bilimi Bilinç"İdeolojiler, bir tasavvurlar bütünüdür ama bu tasavvurların çok defa şuurla bir alakası yoktur." - C. Meriç
- hemen
zarf Çabucak"Bugün yarın Kayseri'den haber gelir zaten. Hemen gideriz." - N. Hikmet
- şimdiki
sıfat İçinde bulunulan anda olan veya yapılan, bu andaki, bu zamandaki"Şimdiki ölçülere uymaz bir biçimi vardı." - Y. Z. Ortaç
- ivedi
sıfat Acele
- derhal
- derhal olan
- elde mevcut
- acele, acil, çabuk, en yakın, şimdiki, hazır
- doğrudan dogruya. immediacy yakınlık
- doğrudan doğruya mevcut olma
- en yakın
- sezgi yoluyla bilinen şey.
- yakın. immediately hemen