- pak
sıfat Temiz"Efendiler, bizim çehremiz her zaman temiz ve pak idi ve daima temiz ve pak kalacaktır." - Atatürk
- saf
isim Dizi, sıra"Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." - E. E. Talu
- saf
sıfat Katıksız, arı, katışıksız, halis, has"Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim." - H. S. Tanrıöver
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- mükemmel
sıfat Kusursuz"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet
- kusursuz
sıfat Kusuru olmayan, mükemmel"Kadının kendi şiir hem kusursuz bir şiir." - A. Gündüz
- lekesiz
sıfat Lekesi olmayan, tertemiz"Ayşe'nin güneşli yanık ayakları, lekesiz pembe halıya gömülüyordu." - C. Uçuk
- tertemiz
sıfat Çok temiz, her yanı temiz, arı sili, pirüpak"Tertemiz, sıcacık bir oda. Daha iyisi can sağlığı." - A. İlhan
- günahsız
sıfat Günahı veya suçu olmayan, bigünah"Yürekleri fesatla dolduğundan bu masum günahsızı öldürmeyi kafalarına koymuşlar." - E. Şafak
- immaculacy lekesizlik
- kusursuz. immaculately lekesiz olarak
- pak oluş
- pak oluş.
- tertemiz bir halde. immaculateness
- tertemiz, lekesiz, sağlam, yepyeni, kusursuz, tam, mükemmel