- gürültü
isim Aralarında uyum bulunmayan düzensiz seslerin bütünü, patırtı, şamata"Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara." - Ç. Altan
- kolları sıvamak
bir iş yapmaya güçlü bir biçimde, istekle hazırlanmak
- uğuldamak
nsz Sürekli gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses çıkmak"Varlığımı kaplayan, haşmetle uğuldayan / O büyük yeisim için kâinatı dar gördüm" - E. B. Koryürek
- vızıldamak
nsz "Vız" diye ses çıkarmak"Apansızın havada bir şey vızıldadı." - Halikarnas Balıkçısı
- vızıltı
isim Vızıldama sesi"Uçan bir sivrisineğin vızıltısı duyuldu." - Halikarnas Balıkçısı
- mırıldanmak
nsz Alçak sesle kendi kendine bir şeyler söylemek"Bastonunu yanağına dayayıp bir şeyler mırıldandı." - L. Tekin
- mırıltı
isim Alçak ve anlaşılmaz bir ses çıkararak konuşma"Dinleyiciler arasında dolaşan mırıltı birden uğultu hâlini aldı." - N. Cumalı
- vınlamak
nsz Dönerken veya düz bir doğrultuda hızla hareket ederken "vın" diye ses çıkarmak"Bir kurşun vınlayarak başımın üzerinden geçti gitti." - T. Dursun K
- vızıldamak,
- arı gibi vızıldamak
- harıl harıl çalışmak
- makina gürültüsü
- bu tür bir ünlem
- dudaklar kapalı olarak şarkı söylemek
- faaliyette olmak
- kalabalığın uğultusu. The office was humming Büroda herkes arı gibi çalışıyordu.
- mırıltı ile söylemek
- tereddüt ve hoşnutsuzluk ünlemi çıkarmak. Bak. hem.