- küme
isim Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup"Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." - N. Nâzım
- ayaktakımı
isim Görgüsüzlükleri veya bilgisizlikleri dolayısıyla toplum içinde aşağı durumda olan kişiler, lümpen, parya"Dükkânlar karmakarışık, mallar bayat, kibar müşteriler birer birer çekiliyor, ayaktakımı her gün artıyor." - H. E. Adıvar
- topluluk
isim Nitelikleri bakımından bir bütün oluşturan kimselerin hepsi, toplum, camia, cemiyet"Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi." - A. Ş. Hisar
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- toplamak
-i Bir araya getirmek"Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." - O. S. Orhon
- sürü
isim Evcil hayvanlar topluluğu"Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu." - R. H. Karay
- çoban
isim Koyun ve keçi sürülerini otlatan kimse"Çoban kaval çaldı sordu bülbüle / Sürülerim hani, ovam nerede?" - Z. Gökalp
- güruh
isim Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk, derinti, sürü"Bu artist güruhu balolardan hoşlanmazlar." - P. Safa
- avam
isim Alt tabaka, havas karşıtı"Bu zihniyette olan avam değildi, bilhassa havas denilen insanlar böyle düşünüyordu." - Atatürk
- sürü halinde gitmek
- hayvan sürüsü, sığırtmaç çoban,
- davar sürüsü
- hayvan surüsü
- sürüye katılmak
- sıırtmaç