- ödenek
isim Bir iş için ayrılan belli para, tahsisat
- tahsisat
isim Bir kimseye, bir kuruluş veya topluluğa ayrılmış para, ödenek"Sonra tahsisat yoktur, gelecek sene bütçesine para konulacak diye bir lakırtı çıkardılar." - M. Ş. Esendal
- teslim etmek
bir şeyi sahibine vermek
- bahsetmek
-den Bir konu üzerinde söz söylemek, konuşmak"Annesine eziyet ettiğine inandığı babasından fazla bahsetmek istemediğini sezdim." - A. Kabaklı
- onaylamak
-i Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek, tasdiklemek"Bu kitabın ahlak bozucu olduğunu elbet siz de onaylarsınız." - S. Birsel
- tasdik etmek
doğrulamak
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- bağışlamak
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- bağış
isim Bağışlanan şey, yardım, hibe, teberru
- burs
isim Bir öğrencinin öğrenimini sürdürebilmesi veya bir kimsenin bilgi ve görgüsünü artırması için belli bir süre devlet veya özel kuruluşlarca ödenen aylık para"Öğrenimini tamamlaması için devlet bursuyla Almanya'ya gönderiliyor." - N. Cumalı
- terk
isim Bırakma, ayrılma
- tahsis etmek
ayırmak, özgülemek
- hibe
isim Bağış
- teberru
isim Bağış
- ferağ
isim Bir işten vazgeçme, çekilme, el çekme, terk etme
- kabul etmek
- terketmek
- farzetmek
- ihsan etmek
- ferağ etmek
- bağış hibe tahsisat ödenek
- hibe. take for granted olmuş gibi kabul etmek
- istismar etmek. grantee kendisine birşey hibe edilen kimse.
- muhakkak reddetmek. take one for granted birinin kıymetini takdir etmeden onun yaptıklarını bir hak diye kabul etmek
- vermek, bahşetmek, onaylamak, varsaymak, kabul etmek, tekaüt, burs, ödenek, tahsisat, bağış