- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- kuşatmak
-i Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek"Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." - N. Cumalı
- çevrelemek
-i İçine almak"Açık başımı çevreleyen beyaz saçlarım." - R. N. Güntekin
- teçhiz etmek
donatmak
- hazırlamak
-i Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek"Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık." - Y. K. Karaosmanoğlu
- ihata etmek
çevirmek, çevrelemek, kuşatmak, sarmak
- giydirmek
-e Giyme işini yaptırmak"İstanbul'un mahalle bekçilerine bir çeşit elbise, bir çeşit şapka giydirdiler." - N. Hikmet
- teçhiz etmek.
- çevresini sarmak
- kayışla bağlamak
- kuşak sarmak
- kuşak sarmak, kayışla bağlamak, çevrelemek