- alçak
sıfat Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." - E. Şafak
- ölü gibi
hiç kımıldamadan
- ahlaksız
sıfat Ahlak kurallarına uymayan
- berbat
sıfat Kötü"Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." - M. A. Ersoy
- iğrenç
sıfat İnsanda iğrenme duygusu uyandıran, tiksindiren, müstekreh"Âdemoğulları Haliç'i iğrenç bir çöp tenekesi yapmışlardır." - B. R. Eyuboğlu
- korkunç
sıfat Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş"Bizi buraya getiren arabacı yolda birtakım korkunç şeyler söyledi." - H. R. Gürpınar
- dehşetli
sıfat Korku veya ürküntü veren"Dehşetli bir kâbusa tutulmuşların kıvrandıran ızdırabını duyuyorum." - A. Gündüz
- sapsarı
sıfat Her yanı sarı, çok sarı"Mevki hırsından zangır zangır titreyen, sapsarı bir yüzle gezen adam." - N. F. Kısakürek
- ölürcesine
zarf Ölesiye"Bu cins çocukların da ekmeğini taştan çıkarmak için ölürcesine çalıştıklarını görüyorum." - S. F. Abasıyanık
- çok kötü
- dehşet verici
- dehşetle
- sarı benizli, sapsarı, soluk, korkunç, berbat