- çıkar
isim Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar
- kar
isim Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı"Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu." - T. Buğra
- kazanç
isim, ticaret Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü"Sırtında hep aynı kahverengi elbise bulunduğuna göre fazla bir kazanç da sağlamıyordu." - C. Külebi
- elde etmek
bir şeye sahip olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- gelir
isim Bir kimseye veya topluluğa belli zamanlarda, belli yerlerden gelen para, varidat"Saklanan bir gelir vardı ki aç, çıplak kalmıyorlardı." - M. Yesari
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- avantaj
isim Üstünlük
- yükselmek
nsz Yükseğe çıkmak"Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti." - N. Cumalı
- kazanmak
-i Kazanç sağlamak"Bu beş lirayı bitirmeden ben para kazanmalıyım." - P. Safa
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- ulaşmak
-e Varmak, gelmek"Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." - R. H. Karay
- oluk
isim Bir şeyin akmasına yarayan üst yanı açık boru"Değirmen oluğu."
- fayda
isim Yarar"Biz bu işlerde fayda görmedik." - A. Kulin
- yarar
isim Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj"Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." - A. İlhan
- artırmak
-i Artmasını sağlamak, çoğaltmak"Bu sıcak ve içten ses Fikret'i hayata bağlıyor, yaşama sevincini artırıyordu." - R. Enis
- satın almak
-i Bir nesneyi belirlenen fiyatını ödeyerek kendine mal etmek, mübayaa etmek
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- artma
isim Artmak işi"Tiyatrolar sayıca arttı, bunun sonucu seyirci sayısında da artma oldu." - M. And
- Çoğalma
isim Çoğalmak işi, fazlalaşma, ziyadeleşme"Öğlene doğru seyirciler çoğalmaya başladı." - A. Kulin
- varmak
-e Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak"Hangi limana varacağını bilmeyen gemiciye derin bir denizcilik bilgisinin faydası ne?" - İ. Özel
- artış
isim Artma işi, artım"Bu artış nicelik bakımından olduğu kadar nitelikte de görüldü." - M. And
- yükselme
isim Yükselmek işi, itila"Pencereden çıkıp göğe yükselmeye başladı." - İ. O. Anar
- yiv
isim Bir yüzeyin üzerinde çizgi biçiminde olan, sarmal girinti veya çıkıntı
- edinmek
nsz Kendini bir şeye sahip kılmak, kendine sağlamak, elde etmek, iktisap etmek"Başlangıçta ücretini düşük tutup el mahareti edindi." - İ. O. Anar
- çoğalmak
nsz Azken çok olmak, çok duruma gelmek, artmak, fazlalaşmak, ziyadeleşmek"Ansızın aşağıda ayak sesleri, uğultular çoğaldı." - Y. Z. Ortaç
- istifade
isim Yararlanma"Geminin altı saat tevakkufundan istifade ile bu şehrin içeri taraflarını araba ile gezdi." - A. H. Müftüoğlu
- Uydu, Kazanç, yükseltmenin dB cinsinden karşılığı.
- Sağlık-Tıp, Kazanç.
- kar etmek
- ileri gitmek
- kazanç, kâr, çıkar, yarar, fayda, ilerleme, artma, artış, kazanmak, elde etmek, edinmek, kazanmak, sağlamak, -e varmak, ulaşmak,
- oluk açmak