- izleme
isim İzlemek işi, takip"Töreni izlemeye gelenlerin bir kısmı bu iş için tutulmuş insanlardı." - E. Şafak
- örnek almak
bir kimseye huy ve davranışta uymak, birini ölçü olarak benimsemek"Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır." - İ. A. Gövsa
- takip
isim Yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitme, izleme"Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." - H. E. Adıvar
- taklit etmek
bir kimseye veya bir şeye benzemeye çalışmak"Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir." - A. H. Müftüoğlu
- takip etmek
yetişmek, yakalamak veya bulmak amacıyla birinin arkasından gitmek, izlemek"Hazım Aslan'ı, bir polis hafiyesi gibi günlerce takipten sonra bulmaya muvaffak oldum." - H. E. Adıvar
- izlemek
-i Birinin veya bir şeyin arkasından gitmek, takip etmek"Babam kaşları çatılmış, başını sallayarak izliyor bizi." - A. Ümit
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- uymak
-e Ölçüleri birbirini tutmak"Ayakkabı ayağına iyi uydu."
- binaenaleyh
zarf Bundan dolayı, bundan ötürü, bunun için, bunun üzerine"Binaenaleyh, bu koruma tedbiri pazarda değil kesiş mahallinde yapılır." - N. Hikmet
- anlamak
-i Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak"Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum." - A. Ümit
- kavramak
-i Elle sıkıca tutmak"Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." - N. Cumalı
- sürdürmek
-i Sürme işini yaptırmak"Parmaklıklara boya sürdürdü."
- kovalamak
-i Kovmak
- devam
isim Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- dinlemek
-i İşitmek için kulak vermek"Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim." - A. Ş. Hisar
- anlaşılmak
nsz Anlama işine konu olmak"Bu cümlelerin manaları yarım, bir asır sonra anlaşılacaktır." - A. H. Müftüoğlu
- kollamak
-i Olmasını, ortaya çıkmasını beklemek, gözetmek"Kocamı kıskanıyor, aradan atmak için vesileler kolluyormuş." - S. M. Alus
- peşini bırakmamak
bir kimseyi veya şeyi izlemekten vazgeçmemek"Biz kuru canımıza razıyız diye peşimizden geliyordu." - F. R. Atay
- arkasından yetişmeye çalışmak
- izlemek, peşinden gitmek, takip etmek, arkasından gelmek, hemen ardından yer almak, anlamak, dikkatle dinlemek, uymak, -in sonucu olmak, -in ardından gelmek, oluşmak, izlemek
- mesleğinde çalışmak
- sonucu olmak