- dönmek
nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
- çevirmek
-i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- kırılmak
nsz Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak
- döndürmek
-i, -e Dönmesini sağlamak
- darılmak
nsz Hoşa gitmeyen bir tutum, davranış veya söz dolayısıyla gücenip görüşmez olmak, gücenmek, küsmek, ilgiyi kesmek"Kalenin üzerine top atmadılar bahanesiyle darılmadı mıydı?" - Ö. Seyfettin
- fiske
isim Parmak uçlarıyla yapılan hafif vuruş"Başının altından yastığı çektim ve yüzüne fiskeler hâlinde su serptim." - P. Safa
- çıldırmak
nsz Delirmek, aklını oynatmak"Ölümünün üzerinden üç gün geçmemişti ki büyük kızı çıldırdı." - A. M. Dranas
- arsiz
- hafif vuruş
- fiske vurmak
- fiske vurmak, fiske atmak, döndürmek, galeyana gelmek, coşmak, fıttırmak,
- alkollü bir çeşit içki
- küstah. flipflop bir çeşit takla.