- doğru
sıfat Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- takım
isim Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
- uygun
sıfat Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- yerinde
sıfat İyi, yeterli"Binbaşı uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam." - M. Ş. Esendal
- tesisat
isim Belli bir işin sağlanmasına yardım eden araçların uygun yerlere döşenmesi veya döşenen bu araçların tümü, döşem, donanım"Kalorifer tesisatı."
- münasip
sıfat Uygun, yerinde"Bizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu." - A. H. Çelebi
- layık
sıfat Nitelikleri, özü, hareketleri, davranışlarıyla bir şeyi elde etmeye hak kazanmış olan"Sevilmeye o herkesten fazla layıktır." - P. Safa
- tertibat
isim Düzen, düzenleniş"Fabrikaya havalandırma tertibatı kurup buzdolabı gazını mavi gökyüzüne mi savuracak?" - L. Tekin
- uyma
isim Uymak işi, intibak, riayet, tebaiyet, tevafuk"Bu karşılaştıklarına uyma yeteneği, en çok kocasıyla ilişkilerinde görünüyordu." - N. Cumalı
- teçhizat
isim Silah dışındaki savaş gereçleri, donatı"Silahını, teçhizatını ve hatta başındaki şapkasını bırakıp kaçıyor." - R. E. Ünaydın
- ayarlama
isim Ayarlamak işi, kalibraj"Sarhoş serseri, bir eliyle boyuna rotayı ayarlamaya çalışıyordu." - Ç. Altan
- montaj
isim, sinema, TV (***) Kurgu
- prova
isim Bir şeyin amacına uygun, istenilen düzeyde olup olmadığını anlamak için yapılan deneme"Saatlerce tatlı tatlı konuştuk, onlar gittikten sonra da türküler çınladı provada." - A. Erhat
- yakışık alır
- uyan
- uygun, yakışık alır, doğru, terzi provası, bina tesisatı, tertibat