- uygun
sıfat Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- yerinde
sıfat İyi, yeterli"Binbaşı uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam." - M. Ş. Esendal
- mutlu
sıfat Mutluluğa erişmiş olan, ongun, mesut, saadetli, bahtiyar, berhudar"Beni orada sıcak bir yuva, huzurlu konuklar, mutlu bir kadın bekliyor." - R. Mağden
- isabetli
sıfat Yerine düşmüş, yerinde, uygun"İsabetli bir karar aldılar."
- münasip
sıfat Uygun, yerinde"Bizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu." - A. H. Çelebi
- saadet
isim Mutluluk"Bana saadeti çekinmeden sunan bir kadının kardeşini üzmeye hakkım yoktu." - K. Bilbaşar
- isabet
isim Hedefe varma, hedefi vurma"Bir kurşun isabetiyle öldü."
- mesut
sıfat Mutlu, sevinçli, ongun"Bu eseri vücuda getiren bir milletin evladı, bir ordunun başkumandanı olduğumdan, ilelebet mesut ve bahtiyarım." - Atatürk
- yerinde oluş
- yerinde oluş.
- isabetli olarak. felicitousness mutluluk
- isabetli. felicitously memnun edici surette
- mutlu, mesut, uygun, yerinde, münasip, isabetli