- baht
isim Gelecekteki olayları kaçınılmaz bir biçimde belirleyen ilahi iradenin insan ve toplum için çizdiği yaşayış biçimi, kader, talih
- talih
isim Şans"Benim küskün talihimin bana verdiği ızdırap yeter." - E. İ. Benice
- kredi
isim, ekonomi Borç ödemede güvenilir olma durumu"Piyasada kredisi var."
- ölüm
isim Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, ebedî uyku, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat"Herhâlde padişah da, annesi ve hemşireleri de dostlarının vakitsiz ölümüne karşı çok müteessir olmuşlardı."
- son
sıfat Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- şans
isim Mantıkla açıklanamayan birtakım rastlantısal olayların nedeni olan güç, baht, talih, felek"Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti." - R. H. Karay
- takdir
isim Beğenme, beğenip belirtme, değer verme"Hakkında sarf edilen alaycı sözlere mukabil şimdi takdirler, hürmetkâr iltifatlarla karşılıyordu." - A. H. Çelebi
- kader
isim Yazgı"Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor / Lakin vatandan ayrılışın ızdırabı zor" - Y. K. Beyatlı
- ecel
isim Hayatın sonu, ölüm zamanı"Vaktinize hazır olun / Ecel vardır gelir bir gün" - Yunus Emre
- küt
sıfat Kısa ve kalınca"Küt parmaklar."
- alın yazısı
isim Yazgı"Belki de gerçekten kaderdi, alın yazısıydı olanlar." - C. Uçuk
- kısmet
isim Tanrı'nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip
- nasip
isim Birinin payına düşen şey
- sur
isim Kale duvarı"Kıyamet kopar gibi bir velvele koptu, bütün ordu surların üstüne atıldı." - Y. K. Beyatlı
- felâket
Trafik ve İlk Yardım, Büyük zarar, üzüntü ve sıkıntılara yol açan olay veya durum, yıkım, bela.
- felek
isim Gök, gökyüzü, sema
- yazgı
isim, din b. (***) Tanrı'nın uygun görmesi, Tanrı'nın isteği, kader, ezelî takdir, yazı, alın yazısı, hayat, mukadderat, takdiriilahi"Benden iş çıkaramayacağını anlayan çocuk, yazgısına razı olarak mukavva tezgâhının başına dönüyor." - A. Ümit
- akıbet
isim Bir iş veya durumun sonu, sonuç"Diğerlerinin akıbetlerini bilmiyorum." - İ. O. Anar
- mukadderat
isim Yazgı"Ben öyle istiyorum. Mukadderat denilen büyük kuvvet öyle istiyor." - A. Gündüz
- helâk
Kur’an-ı Kerim, Ölme, öldürme, yok etme, yok olma. Bitkin bir duruma gelme veya getirme.
- Kader [geleceği belirleyen güç veya etmen] tarafından önceden belirlenmiş olan bir sonuç, durum veya olay.
- alınyazısı
- kadere bağlı
- mahvolmaya mahkûm
- yazgı, alın yazısı, kader, son, akıbet, ölüm, kısmet, gelecek