- yanlış
isim Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymama durumu, yanılgı, hata"Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." - N. Eray
- hata
isim Yanlış"Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." - İ. O. Anar
- yanlışlık
isim Yanlış davranış, yanlış iş, yanlış sanı, hata"Bu sözün doğruluğunu yahut yanlışlığını anlamam için ilk önce bana bülbülün ne çektiğini anlatın." - N. Hikmet
- yanılgı
isim Yanılma durumu"Onca yanlış ilişki ve ince yanılgılardan sonra tam zamanında yüz yüze geldikleri için sevinip duracaklar." - İ. Aral
- hile
isim Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika
- temelsizlik
isim Temelsiz olma durumu
- aldatma
isim Aldatmak işi, deside, al, hıyanet
- safsata
isim Boş, temelsiz, asılsız söz"Türk Cumhuriyeti, varlığını, istiklalini safsatalarla tehlikeye maruz bırakamaz." - Y. K. Karaosmanoğlu
- mantıksızlık
isim Mantıksız davranma durumu"İkinci oyunda beni mars etti, mantığımı ya da mantıksızlığımı kavramıştı çünkü." - T. Uyar
- mugalata
isim Yanıltacak söz söyleme"Mugalataya imkân vermeyelim." - N. F. Kısakürek
- yanıltmaca
isim Yanıltmak için, yanıltacak yolda söz söyleme, mugalata
- yanlış fikir
- sahte görünüş
- yanlış düşünce
- yanlış inanış
- yanılım
- aldatı
- aldatıcı kavram
- yanlış düşünce ya da inanç, yanlış mantık