-  var sıfat Mevcut, evrende veya düşüncede yer alan, yok karşıtı  
-  varoluş isim, felsefe Yaşama, var olma, bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğu değil, var olduğu olgusu, mevcudiyet, öz karşıtı"Artık yaradılışının, varoluşunun, hayatla ödüllendirilişinin sebebini bilmektedir." - T. Buğra  
-  var olmak sağ olmak, yaşamak  
-  durmak nsz Hareketsiz durumda olmak"Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu  
-  olmak nsz Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak"En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." - S. F. Abasıyanık  
-  bulunmak nsz Bulma işine konu olmak"Yerde para bulundu."  
-  yaşamak nsz Canlılığını, hayatını sürdürmek"Hiçbir şey yaşarken daha önemli değildir." - A. İlhan  
-  geçinmek nsz Yaşamak için gerekeni sağlamak"Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir." - C. Meriç  
-  kalmak nsz Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek"Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı." - T. Buğra  
-  mevcut olmak var olmak, bulunmak"Dünya güzelliği sendedir mevcut / Hususi özenmiş yaratmış mabut" - Âşık Veysel  
- hayatta kalmak
- baki olmak
- var olmak, mevcut olmak, olmak, bulunmak, yaşamak, yaşamak, yaşamını