- tek
sıfat Eşi olmayan, biricik, yegâne"Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir." - Y. Z. Ortaç
- tek
sıfat Sessiz, hareketsiz, uslu
- kibar
sıfat Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse)"İşte senin bu kibar, bu efendi hâllerine bayılıyorum." - Y. Z. Ortaç
- özel
sıfat Yalnız bir kişiye, bir şeye ait veya ilişkin olan, spesiyal"Aşçının özel yemeği."
- pahalı
sıfat Fiyatı yüksek olan, ucuz karşıtı"Ana kız ikisini de sevinçlerinden çıldırtacak kadar ağır, pahalı hediyeler getirmişti." - R. H. Karay
- seçkin
sıfat Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena"Burası seçkin konukların ağırlandığı yerdi." - İ. O. Anar
- müstesna
sıfat Bir bütünün veya kuralın dışında olan
- röpörtaj
Beden Eğitimi ve Spor, Konusu bir soruşturma araştırma olan gazete veya dergi yazısı.
- münhasıran
zarf Yalnız, özellikle"Hatıratım yalnız benim değil biraz da tarihin, münhasıran tarihindir." - N. F. Kısakürek
- özel kullanım
- eksklusif
- eşi olmayan
- hariç tutan
- herkese açık olmayan, lüks, pahalı, paylaşılmayan, özel, kişiye ait, özel haber, yalnızca bir tek gazetede yayınlanan haber
- hesaba katmadan
- tek özel biricik
- umuma açık olmayan