- akıntı
isim Akma işi"Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi."
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- kaçmak
-e Hızla koşup bir yere saklanmak"Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın." - H. R. Gürpınar
- kurtulmak
nsz Tehlikeli veya kötü bir durumu atlatmak"Beni musluğa götüren namuslu polisler kurtulduğumu görünce sevindiler." - A. Gündüz
- çıkış
isim Çıkma işi"Pencerelerden odaya giriş çıkış kolaydı." - A. Kutlu
- atlatmak
-i Atlama işini yaptırmak
- sızmak
-den İnce aralıklardan veya gözeneklerden az miktarda ve belli olmadan yavaş yavaş akmak, çıkmak"Cam kenarlarından sızacak esintiyle hasta olacağından korkar." - S. Birsel
- firar
isim Kaçma, kurtulma"Bu gidişe firar denilmez, kurtuluşa gidiyoruz." - A. Gündüz
- kaçış
isim Kaçma işi"Yükü ağırlaştıkça şarabı bir kaçış olarak görüyor olmalıydı." - A. Kutlu
- kaçma
isim Kaçmak işi, firar"Fabrikayı boşaltmaları için dışarıdan çağrı yapılırken kaçma arzusuyla yanıp tutuşanlar oldu." - L. Tekin
- sakınmak
-i, -den Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek"Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister." - A. Ağaoğlu
- kurtuluş
isim Bir şeyden, bir yerden kurtulma, felah, halas, necat, selamet"Doktor o kaosun içinde yalnızlığı seçmiş, kurtuluşu onda bulmuştu." - T. Buğra
- paçayı kurtarmak
- kaçmak, atlatmak, yakayı kurtarmak, -den kurtulmak, kaçmak, aklından/hatırından çıkmak, kaçma, kaçış, firar, kurtuluş,
- bakımsız kalmış fidan
- firar etmek kurtulmak
- gözünden kaçmak
- sızma sızıntı