- tepe
isim Bir şeyin en üstteki bölümü"Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz." - S. F. Abasıyanık
- bayır
isim Küçük yokuş, belen, kıran (II), şev"Biz de uğultularla denizin ardı sıra / Başka bir deniz gibi dağdan aktık bayıra" - F. N. Çamlıbel
- yükseklik
isim Yüksek olma durumu"Alçak gönüllü olmak yine yüksekliği artırır." - N. F. Kısakürek
- düzey
isim Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye"Su düzeyi."
- seviye
isim Düzey"Eski güzel sakalını bile birkaç günlük uzunca bir tıraş seviyesine indirmiştir." - R. N. Güntekin
- kaldırma
isim Kaldırmak işi"Şimdi yavaş yavaş kendimize geliyoruz ama bir damak kaldırma ameliyesine muhtacız hâlâ." - N. F. Kısakürek
- yükselme
isim Yükselmek işi, itila"Pencereden çıkıp göğe yükselmeye başladı." - İ. O. Anar
- irtifa
isim Yükseklik"Bir binanın hiçbir tesirle yıkılmasa yalnız irtifası yüzünden çökebileceği niçin hatırına gelmiyor?" - N. F. Kısakürek
- rakım
isim, coğrafya Yükselti
- tümsek
isim Küçük tepe, tüm (II), tümbek"Sazlarla, kamışlarla örtülü bir tümseği atladım. Kıyıdayım." - O. V. Kanık
- yüceltme
isim Yüceltmek işi, yükseltme
- yükseliş
isim Yükselme işi"O şaşırtıcı yükselişten sonra düştüğü bu durum inanılır şey değil." - C. Külebi
- yükseltme
isim Yükseltmek işi
- engebe
isim, coğrafya Deprem, rüzgâr, sel vb. iç ve dış etmenlerin etkisiyle oluşan yayla, ova, koyak, çukur, dağ vb. biçimlerin bütünü, yer biçimleri, yüzey şekilleri, engebelik, arıza, avarız
- terfi
isim Derece, makam bakımından yükselme
- yüksek yer
- dikey kesit
- binanın irtifaen suret ve şekli
- deniz seviyesine oranla yükseklik
- dikey resim
- dikey resim.
- yükselme, terfi, deniz seviyesine oranla yükseklik