- ahenk
isim Uyum"Sesi alaylı bir ahenkle kadının kulaklarına çarptı." - M. C. Kuntay
- yankı
isim Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, aksiseda, inikâs, akis, eko"Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin" - N. F. Kısakürek
- taklit
isim Belli bir örneğe benzemeye veya benzetmeye çalışma"Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir." - A. H. Müftüoğlu
- aksiseda
isim Yankı"Şimdi derin bir aksiseda gibi uzayan bir ses odaya yayılıyor." - N. Hikmet
- yankı yapmak
ses bir yere çarpıp ikinci kez duyulmak"Ben kimsesiz seyyahı meçhuller caddesinin / Ben yankısından kaçan çocuk kendi sesinin" - N. F. Kısakürek
- taklit etmek
bir kimseye veya bir şeye benzemeye çalışmak"Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir." - A. H. Müftüoğlu
- akış
isim Akma işi
- yansıma
isim Yansımak işi"Balkon penceresinden dolan ışık, ak saçlarından süt mavisi yansımalar yapıyor." - A. İlhan
- yansıtmak
-i Işık, ses, görüntü vb.ni geri göndermek, yansımasını sağlamak, aksettirmek"Ayna ışığı yansıtır. Kubbe, sesi yansıtır."
- tekrar etmek
yeni baştan söylemek veya yapmak"Gerçi hayat kitaba sığmayacak kadar geniştir fakat tekrarlarla doludur." - A. Haşim
- tekrarlamak
-i Bir işi bir kez daha yapmak, yinelemek, tekrar etmek"Kar, çam ormanlarını kapladıkça tekrarlayıp durduğu mısraları, bir başkasıyla paylaşmak istemişti." - A. İlhan
- aksetmek
-den Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek"Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi" - Y. K. Beyatlı
- yansımak
nsz Işık dalgaları yansıtıcı bir yüzeye çarparak yön değiştirmek, aksetmek"Düz ve parlak yüzeylere çarpan ışık yansır."
- aksettirmek
-i, -e Sesi yankılamak
- çınlamak
nsz "Çın" diye ses çıkarmak"Kulaklarımda bir dünya nağmesi / Bir büyük çalgı var içimde çınlar" - A. K. Tecer
- nakarat
isim, müzik Bir şarkıda her kıtadan sonra tekrarlanan ve bestesi değişmeyen parça, kavuştak"Şirket vapurları, bir şarkının nakaratı gibi ikide bir geçerlerdi." - A. Ş. Hisar
- eko
isim Yankı
- inikâs
isim, fizik Yansı
- yankılanmak
nsz Ses vermek, ses çıkarmak, yankı durumunda geri dönmek, aksetmek"Tapınaklar gibi yüksek tavanlı olan bu binanın duvarlarında belli belirsiz bir ilahi yankılanıyordu." - İ. O. Anar
- taklitçi
isim Bir şeyin benzerini yapan kimse
- Ekho
Mitoloji, Ormanlarda, dağlarda dolaşan yankı perisi. Her yerde yalnızlığı arıyor insanlardan ve tanrılardan kaçıyordu. Aşkına karşılık vermediği için Pan çobanları ona karşı kışkırttı. Ve çobanlar Ekho'yu parçalayıp, parçalarını her tarafına attılar.
- aksitesir
- yankı, birinin ya da bir şeyin benzeri/kopyası, yankı yapmak, yankılanmak, taklit etmek, tekrarlamak