- Keskin
sıfat Çok kesici, iyi kesen"Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı." - H. R. Gürpınar
- kuru
sıfat Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı"Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." - H. E. Adıvar
- sert
sıfat Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı"Sert tahta."
- kurak
sıfat Yağışsız (hava, mevsim, yıl)"Kurak bir yıl geçiriyoruz."
- çenesini tutmak
ağzını tutmak"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
- sıkıcı
sıfat İç sıkan, can sıkan, tedirgin eden"Etrafında her şey ona sıkıcı ve manasız geliyor." - H. Taner
- tatsız
sıfat Tadı iyi olmayan, lezzetsiz
- sek
sıfat İçine su, başka bir içki veya bir sıvı karıştırılmamış (içki)"Sek viski."
- kurutmak
-i Suyunu ve ıslaklığını giderip kuru duruma getirmek"Gözyaşlarını kurut, dedi, bilirsin ki kader değişmez." - C. Meriç
- susuz
sıfat Suyu olmayan, suyu bulunmayan"Kazanalım parayı; hayır hasenat yaparız, İstanbul'un susuz semtlerine çeşme yaptırırız." - Ü. Dökmen
- yavan
sıfat Yağı az"Yavan yemek."
- kurumak
nsz Islaklığını, nemini yitirerek kuru duruma gelmek"Çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." - H. E. Adıvar
- kurulamak
-i Bir şeyin üzerindeki ıslaklığı gidermek"Ayaklarını yıkadı, otelin havlusuyla kuruladı." - Y. Atılgan
- yağmursuz
sıfat Yağmuru olmayan, yağmur yağmayan"Yağmursuz bir yaz."
- sivi veya nemden (nerdeyse) yoksun.
- kuru, kurumuş, kupkuru, susuz, susamış, yavan, sevimsiz, kuru, basit, sade ve eğlendirici, mecazi,
- quru
- kurumuş
- susamış
- suyu çekilmiş
- süt vermez
- sütü kesilmiş
- sütünü kesmek