- parti
isim Ortak düşünce ve görüşteki kişilerin oluşturdukları siyasal topluluk, fırka"Parti tarafından önerilen genel konular ile ozanın duyduğu şey arasında çelişki olamaz." - N. F. Kısakürek
- parti
isim Bir bütünün parçası, kısım"Yedi sekiz balyalık bir partiden bir buçuk, iki kilo tütün yürütüyordu." - N. Cumalı
- iş yapmak
çalışmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- do
isim, müzik Gam (II) dizisinde "si" ile "re" arasındaki ses
- icra etmek
yapmak
- hareket etmek
yola gitmek, yola çıkmak
- yeterli olmak
bir işi yapabilme gücü bulunmak
- neden olmak
bir şeyin olmasına veya ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner
- uygun olmak
isabetli, yerinde olmak"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- hâli vakti yerinde
paraca durumu iyi, zengin"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- paket etmek
paketlemek"Cebimden sigara paketimi çıkarıp içinden bir tanesini dudaklarıma yerleştiriyorum." - A. Ümit
- yorgun
sıfat Çalışma vb. sebeplerle beden veya zihin etkinliği yavaşlayan, yorulmuş olan, bitap"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş" - B. S. Erdoğan
- taklit etmek
bir kimseye veya bir şeye benzemeye çalışmak"Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir." - A. H. Müftüoğlu
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- tertip etmek
düzenlemek, hazırlamak
- davranmak
nsz Bir kimseye veya bir şeye karşı belli tavır takınmak"Hiç gerekmezken dönüyor ve onu yeni görmüş gibi davranıyor." - T. Buğra
- düzeltmek
-i Düzgün duruma getirmek"Kirli eşyalarımı paketlere sardım, bavulumu düzelttim." - R. N. Güntekin
- yetişmek
-e Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak"Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." - Ö. Seyfettin
- kaldırmak
-i Bulunduğu yerden almak"Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
- gezmek
nsz Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek"Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu." - O. C. Kaygılı
- tamamlamak
-i Eksiksiz, tamam duruma getirmek, bütünlemek"Rehberim sille, tokat hatta asker süngüsü, bir hayli darbe yedikten sonra işini tamamladı." - N. F. Kısakürek
- eğlence
isim Eğlenme işi, sefahat"Eli pek açık ve eğlenceye biraz fazla düşkündü." - S. Ali
- temizlemek
-i Arıtmak"Yeşil alanların, parkların, koruların klorofili kirli havayı süzer, temizler." - H. Taner
- bitirmek
-i Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak"Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım." - P. Safa
- düzenlemek
-i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- eğlenti
isim Neşeli ve hoşça vakit geçirilen toplantı"Dün geceki heyecan bir eğlenti coşkunluğu idi." - F. R. Atay
- etmek
nsz Bir işi yapmak"Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu." - H. Taner
- bitkin
sıfat Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın, dermansız"Bitkin ve tükenik hâliyle cevaplar veriyordu." - G. Sazak
- öldürmek
-i Bir canlının hayatına son vermek"Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile" - F. N. Çamlıbel
- hazırlamak
-i Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek"Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık." - Y. K. Karaosmanoğlu
- olmak
nsz Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak"En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." - S. F. Abasıyanık
- başarmak
-i Bir işi istenilen bir biçimde bitirmek, muvaffak olmak"Birçok şeyi unutabilmeyi istediğim çok zamanlarım oldu ama bunu bir türlü başaramadım." - A. Ağaoğlu
- başa çıkmak
güçlükler çıkaran biriyle olan işini, kendi istediği yolda sonuçlandırabilmek"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı "Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- yatmak
nsz Bir yere veya bir şeyin üzerine boylu boyunca uzanmak"Dörtnala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak." - N. Hikmet
- çalışmak
nsz Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak"Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz" - E. B. Koryürek
- oynamak
nsz Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak"Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." - H. R. Gürpınar
- tercüme etmek
çeviri yapmak"Biz, telif eser ayarında bir sanat kıymeti taşıyan tercümelere teşekkür edelim." - B. R. Eyuboğlu
- yetmek
nsz Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak
- ifa etmek
yapmak, yerine getirmek
- kılmak
yardımcı fiil Etmek, yapmak
- acaba
isim Şüphe, kuşku"Aklınızda bir acaba kalmasın diye söyledim."
- mi
isim, müzik Gam dizisinde re ile fa arasındaki ses ve bu sesi gösteren nota işareti
- haydi
ünlem İsteklendirmek, çabukluk belirtmek için kullanılan bir söz, hadi"Haydi! Sen git, beni yalnız bırak, bu akşam iyi değilim." - A. İlhan
- eylemek
-den Bir kişiden veya bir şeyden yoksun bırakmak"Yurdumdan yuvamdan eyledi beni / Yârsız dünya malı bana pul gibi" - Âşık Veysel
- seks yapmak
- sikişmek
- Ø
- konserve yapmak
- kafi gelmek
- -me
- bir halde olmak
- büyük toplantı, parti, yapmak, etmek, başarmak, yetmek, yetişmek
- hepsi hazır
- işini becermek
- çok yormak
- çok yorulmuş