- ünlü
sıfat Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar, anlı şanlı"Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi." - T. Buğra
- değerli
sıfat Değeri olan veya değeri yüksek olan, kıymetli, kıymettar"Bu defaki gidişimizde, eşyamızın arasında taç gibi değerli bir parça da vardı." - A. Kutlu
- ala
sıfat Karışık renkli, çok renkli, alaca"Ala kilim eskimiş."
- kibar
sıfat Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan (kimse)"İşte senin bu kibar, bu efendi hâllerine bayılıyorum." - Y. Z. Ortaç
- sanlı
sıfat Sanı olan, ünlü
- adlı sanlı
sıfat Ünlü
- seçkin
sıfat Benzerleri arasında niteliklerinin yüksekliğiyle göze çarpan, üstün, mümtaz, güzide, mutena"Burası seçkin konukların ağırlandığı yerdi." - İ. O. Anar
- maruf
sıfat Herkesçe bilinen, tanınan, belli, sanlı"Ben onların bu ayıplarını yüzlerine vurmakla marufum." - N. F. Kısakürek
- meşhur
sıfat Ünlü, tanınmış, herkesçe bilinen, angın (kimse)"Yeni Park gazinosunda kasabanın meşhur karadut şerbetiyle beraber bir parça da içki içilir." - R. N. Güntekin
- namlı
sıfat Ünlü"Namlı, şanlı, iri yarı bir delikanlının buncacık kıza âşık olması ne demekti?" - İ. Tarus
- saygın
sıfat Saygı gören, sayılan, hatırlı, itibarlı, muteber"Artık saygın biri olmasına ramak kalmıştı." - İ. O. Anar
- tanınmış
sıfat Ünlü"Memleketin tanınmış bir hekimi."
- şöhretli
sıfat Ünlü"İstanbul'un en güzel, en şöhretli kadınlarından idi." - R. H. Karay
- seçkin, ünlü