- ağır
sıfat Tartıda çok çeken, hafif karşıtı"Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
- aşırı
sıfat Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın"Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir." - O. Rifat
- müthiş
sıfat Korkuya düşüren, korkunç, dehşetli"Aradan yıllar geçti. Hâlâ o müthiş uğultu ve çatırdamayı içimden silemedim." - N. F. Kısakürek
- umutsuz
sıfat Umudu olmayan, hiç umudu kalmayan, ümitsiz, nevmit"Pamuk tarlaları kavrulmuş, çocuklar hasta, kadınlar güçsüz, erler umutsuzdu." - N. Araz
- tehlikeli
sıfat Tehlikesi olan, korkulu, muhataralı"Bizim aramızda, birbirimiz hakkında çok şey bilmek gereksiz olduğu gibi tehlikelidir de." - R. Mağden
- vahim
sıfat Ağır, korkulu, çok tehlikeli, vahametli"Haydi ben kumar yangınıyım fakat senin vaziyetin benimkinden daha vahim." - M. Yesari
- korkunç
sıfat Çok korkulu, korku veren, dehşete düşüren, müthiş"Bizi buraya getiren arabacı yolda birtakım korkunç şeyler söyledi." - H. R. Gürpınar
- azgın
sıfat Azmış olan, azılı"Bakışları insanlıktan çıkmış, sanki karşımda ürkmüş, azgın bir hayvan var." - A. Ümit
- dehşetli
sıfat Korku veya ürküntü veren"Dehşetli bir kâbusa tutulmuşların kıvrandıran ızdırabını duyuyorum." - A. Gündüz
- çaresiz
sıfat Çaresi bulunmayan, onulmaz"Çaresiz derdimi oğlana anlatıp dükkâna döndüm." - A. Ümit
- ümitsiz
sıfat Umutsuz"Yaralanmıştı, ümitsizdi. Olayı bütün yönleriyle anlattı." - A. Ümit
- umarsız
sıfat Çaresiz, çıkar yolu olmayan"İnsan kurtuluşsuz, çaresiz, umarsız bir yaratık mıdır?" - S. İleri
- kritik
sıfat Ciddi
- çaresizlikten deliye dönmüş
- aşırı despera'tion . yeis
- gözü dönmüş
- umutsuz, çaresizliğe kapılmış, gözü dönmüş, çok ciddi, ağır, tehlikeli
- ümitsizlikten ileri gelen akıl dengesizliği.