- intikal etmek
yer değiştirmek
- saldırmak
-e Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek"Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." - H. C. Yalçın
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- inmek
-den Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- batmak
nsz Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek"Sonra hani bir gemimiz batmıştı." - S. F. Abasıyanık
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- alçalmak
nsz Alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek"Rüzgâr gece beyaza boyanmış konduların üstüne doğru alçaldı." - L. Tekin
- üşüşmek
-e Her yandan çokça bir araya gelmek, toplanmak, birikmek, üşmek"Herifin etrafına daha trenden inerken üşüştük." - N. Hikmet
- baskın yapmak
suç işlendiği veya suçluların bulunduğu sanılan bir yere ansızın girmek
- çullanmak
-e Alta almak için birinin üzerine abanmak"Hepsi yeni gelenin üstüne çullanarak zavallıyı dövüyorlardı." - P. Safa
- soyundan gelmek
- başına toplanmak
- genelden özele geçmek
- kendini küçültmek