- karşı
isim Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- zıt
sıfat Karşıt, ters"Sizin kadar zıt mizaçlı ikizler görülmemiştir herhâlde." - E. Şafak
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- azaltmak
-i Az denecek bir miktara indirmek"İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor." - B. R. Eyuboğlu
- alçalmak
nsz Alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek"Rüzgâr gece beyaza boyanmış konduların üstüne doğru alçaldı." - L. Tekin
- küçültmek
-i Büyükken daha küçük duruma getirmek"Lokmasını bir iki kez çiğneyerek küçülttü." - N. Cumalı
- eksiltmek
-i Eksik duruma getirmek, sayısını azaltmak"Bu cephe, harbin dehşetini eksiltmiyor, artırıyor." - N. F. Kısakürek
- küçültücü
- aykırı bir davranışta bulunmak
- azaltmak, eksiltmek, almak
- dejenere olmak. derogative aykırı
- from ile azaltmak
- ihlâl eden
- küçültücü.