- yatak
isim Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek"Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım." - R. H. Karay
- Maden
isim, jeoloji Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral
- katman
isim Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
- tabaka
isim, jeoloji Katman"Madenin üzerindeki kalın toprak tabakası kaldırılıyor."
- tabaka
isim Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu"Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz." - S. F. Abasıyanık
- mevduat
isim, ekonomi Belli bir süre sonunda veya istenildiğinde çekilmek üzere bankalara faizle yatırılan para, tevdiat"Vadeli mevduat. Vadesiz mevduat."
- maden yatağı
isim Maden filizi katmanlarının bulunduğu alan
- bankaya yatırmak
bankadaki hesabına para koymak, biriktirmek
- birikinti
isim Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey"Komşunun kazları birikintilerde kanat çırpıp bağırıyordu." - R. Enis
- pey
isim Bir sözleşmede taraflardan birinin öbürüne işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası"Pey vermek. Pey almak."
- teminat
isim Güvence"Sen de bana teminat olarak peşin iki yüz lira ver, işe girince iade edeyim." - N. F. Kısakürek
- teminat akçesi
isim, ticaret Artırma ve eksiltmeye girenlerden garanti karşılığı alınan para
- emanet
isim Birine geçici olarak bırakılan ve teslim alınan kişice korunması gereken eşya, kimse vb., inam, vedia"Emaneti olanlar burada her vakit bunlarla ilgilenecek bir çırak bulurlar." - S. Birsel
- yerleştirmek
-e Yerleşmesini sağlamak"Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu." - C. Uçuk
- koymak
-i, -e Bir şeyi bir yere bırakmak, belli bir yere yerleştirmek"Öteki elini doktorun omzuna koydu." - S. F. Abasıyanık
- yumurtlamak
nsz Tavuk, kuş, balık vb. yumurta yapmak"Baba yadigârı kümesteki tavuklar yumurtlamışsa ıspanaklı iki yumurta pişirirdi." - S. F. Abasıyanık
- yatırmak
-i, -e Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak"Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım." - Y. K. Karaosmanoğlu
- ambar
isim Genellikle tahıl saklanan yer"Asker ambarlarında buğday var." - H. E. Adıvar
- biriktirmek
-i Toplayıp yığmak
- depo
isim Korunmak, saklanmak veya gerektiğinde kullanılmak için bir şeyin konulduğu yer, ardiye"Kıyıda kapıları, kepenkleri kapalı, birkaç ev ve depo sıralanıyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- tortu
isim, kimya Çökelti"Gün iyiden iyiye ışıdı artık, tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık." - N. Hikmet
- rehin
isim, ticaret Bir borcun ödeneceğine teminat olarak ödenince geri alınmak şartıyla borçlunun alacaklıya verdiği değerli şey"Evim rehinde olduğu için ona dalgıçlık etmek zorundayım." - Halikarnas Balıkçısı
- döküntü
isim Dökülmüş, saçılmış şeyler"Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." - Y. K. Beyatlı
- depozito
isim, ekonomi Güvence akçesi
- depozit
isim, ekonomi Güvence akçesi
- peşinat
isim Bir alışveriş veya hizmet için önceden verilen bir miktar para"Peşinat ne kadar?"
- emanet etmek
- kaparo
- hesaba yatırmak
- koymak, bırakmak,
- dibine çökmek
- sel kumu